|
DÜŞENE
TEKME VURMAK
Abdülmelik bin Merv an, yirmi bir yıllık
istibdat idaresinden sonra, hicri 86 yılında dünyadan göçtü.
Ondan sonra oğlu Velid yerine geçti. Velid, halkın
rahatsızlığını gidermek için, hilafet tezgahındaki gidişatta,
halka gösterilen muamele ve tavır hakkında ıslahata başladı.
Özellikle müslümanların iki mukaddes şehrinden biri olan ve
Peygamberin sahabelerinden hayatta kalanların, tabiinin, fıkıh
ve hadis ehlinin merkezi olan Medine’de, halkın rızasını celbe
etmek için işe başladı. Bu yüzden, önce, eski Medine hakimi
olan ve halkın, onun son derece düşmesini istediği,
Abdülmelik’in kayın biraderi, zalim, Hişam İbn-i Mahzuni’yi
işten attı. Hişam İbn-i İsmail, Medine ahalisine, hakaretle
zulüm etmişti. Medine halkının hürmet ettiği, tanınmış hadisçi
Sait bin Musayyib’e biattan çekindiği için, altmış kırbaç
vurdurmuş, kaba bir elbise giydirmiş ve bir deveye bindirerek
Medine’nin etrafında, defalarca dolaştırmıştı. Hişam, Hz Ali (a.s)
hanedanına ve özellikle Hz Ali (a.s) hanedanının reisi ve en
büyüğü olan, İmam Ali bin Hüseyin Zeynelabidin ( a.s)’e
başkalarından daha çok kötü davranmıştı.
Velid, Hişam’ı azletti ve yerine halk
arasında iyi niyet ve vicdanıyla tanınan, küçük amcasının oğlu,
Ömer bin Adbülaziz’i geçirtti. Ömer, halkın gönül düğümünü
açmak için, Hişam İbn-i ismail’i Mervan’ı evinin önünde, göz
altına almalarını ve Hişam’dan kötülük görmüş veya işitmiş
olan her kimsenin, gelip gönül yaralarını telafi etmelerini
emretti. Halk grup grup geldiler. Hişam bin İsmail,
diğerlerinden daha fazla Hz. Ali bin Hüseyin ve Hz. Ali (a.s)
hanedanından korkuyordu. Kendi kendine; imamın babalarına
yapılan bütün zulum, küfür ve intikamın karşısında, Hz Ali bin
Hüseyin’(a.s)in alacağı intikamın, öldürmekten aşağı
olmayacağını düşünüyordu. Fakat öbür taraftan gelmekte olan
İmam (a.s) Hz. Ali (a.s) hanedan olanlar: “Düşene tekme
vurmak, zayıf düşmandan intikam almak, huyumuz değildir,
aksine bizim ahlakımız; düşenlere yardım etmektir” buyurdu.
İmam, Aleviler olan kalabalık bir grupla, Hişam bin İsmail’e
doğru gelince, Hişam’ın yüzünde renk kalmadı. Her an ölümünü
bekliyordu. Fakat beklediğinin aksine İmam,(a.s) bir
Müslüman’ın diğer bir Müslüman’a selam verdiği gibi,
Hişam’a,“Selam un aleykum” dedi ve onunla merhabalaştı. Ona
acıyarak; “Benden yardım istersen hazırım” buyurdu.
Bu olaydan sonra, Medine halkı ona sitem
etmedi.
[1] [2] [3] [4] [5] [6] [7] [8] [9] [10] [11] [12] [13] [14] [15] [16] [17] [18] [19] [20] [21] [22] [23] [24] [25] [26] [27] [28] [29] [30] [31] [32] [33] [34] [35] [36] [37] [38] [39] [40] [41] [42] [43] [44] [45] [46] [47] [48] [49] [50] [51] [52] [53] [54] [55] [56] [57] [58] [59] [60] [61] [62] [63] [64] [65] [66] [67] [68] [69] [70] [71] [72] [73] [74] [75] [76]
|
|