BAYRAM
NAMAZI
Abbasilerin akıllı ve tedbiri halifesi
Me’mun kardeşi Muhammed Emindi yendikten ve ortadan
kaldırdıktan sonra halifeliğin o zamanki geniş toprakları,
galibiyet ve nüfuzu altına girdi. Henüz Horasan’ın bir parçası
olan Merv’de gününü geçiriyordu. Medine’de bulunan İmam Rıza (a.s)’ya
bir mektup yazdı ve o hazreti Merv’ çağırttı. Hazret-i Rıza
mazeret göstererek Merv’ gitmemesinin sebeplerini açıklayarak
özür diledi. Me’mun vazgeçmemişti ve arkadan İmam’dan
riayetsizliğini belirtir tarzda bir mektup daha yazdı.
İmam Rıza Medine’den hareket etti ve Merv’
geldi. Memun “gel ve hilafet işini üzerine al” diye teklif
etti. Memun’un iç yüzünü önceden anladığı için bu isteğin
yüzde yüz siyasi bir kılıf içinde bulunduğunu biliyordu. Hiç
bir şekilde bu öneriyi kabul etmeye yanaşmadı.
Bu cereyan iki ay devam etti. Bir
taraftan ısrar, karşı taratan çekinme ve reddetme.
İşin sonunda Memun gördü ki bu teklif
kabul edilmiyor valilik mevzuunu teklif etti. İmam bu teklifi,
yalnız merasimlerde bulunmak, hiç bir işi üzerine almamak, hiç
bir işe karışmamak şartıyla kabul etti. Memun da kabul etti.
Memun halkı bu işe biat ettirdi,
şehirlerde genelge yayınladı. İmam adına sikke bastırılmasına
emir verdi ve minberlerde imam adına hutbe okudular.
Bayram günü gelince (Kurban bayramı)
Me’mun İmama haber gönderdi ve “bu bayramda siz gidiniz ve
halka bayram namazını kıldırınız da halk bu işten daha mutmain
olsun” diye rica etti. İmam, anlaşmamızda hiç bir resmi işe
karışmayacaktım, buna göre bu işten beni mazur gör diye haber
verdi.
Memun “vilayet mevzuunun tespiti için
gidiniz, doğrusu budur” diye cevap gönderdi. O kadar ısrar
ettiki sonunda İmam, “beni muaf tutmanız daha iyidir eğer
mutlaka gitmem lazımsa ben de, namazı Allah elçisinin ve Ali
ibni Ebi Talib (a.s)’in eda ettikleri şekilde eda edeceğim”
dedi.
Memun: Seçmek senindir, istediğin tarzda
yap dedi.
Bayram günü sabahı, ileri gelenler; eşraf
ve halkın muhtelif sınıfları halifeler zamanında ortaya çıkan
adetlere göre kıymetli elbiselerini giydiler, süslenerek
eğerlenmiş atlarında İmamın evinin önünde bayram namazında bir
lifte olmak için hazırlandı ve üzenginin hareketiyle namaz
kılınan yere gitmek için vilayet makamının azametli alayını
bekliyorlardı. Bir çok adam, İmamın maiyetinin azametini
yakından görmek için dama çıkmıştı. Hepsi, İmam evden nasıl
çıkacak ve mübarek alay nasıl görünecek diye bekliyorlardı.
Diğer taraftan Hazreti Rıza (a.s), önce
de Memun’a haber verdiği gibi Bayram namazına, Allah elçisinin
ve Aliyyil Murtazanın icra ettikleri şekilde iştirak edecekti,
halifelerin sonradan icra ettikleri şekilde değil. Bunun için
önce sabahleyin yıkandı, başına beyaz bir
sarık,bağladı,sarığın bir ucunu,göksüne doğru sarkıttı, diğer
ucunu da omuzuna attı.Ayakları çıplaktı,elbisesinin eteğini
yukarı kaldırdı. Yanında bulunan kimselere “siz de böyle
yapınız” diye seslendi. Başucu demir bir asa aline alıp dışarı
çıktı, ve İslami sünnette olduğu gibi, yüksek sesle; Allah
Ekber! dedi. Topluluk onunla birlikte, bu zikri yüksek sesle
söylediler. Öylesine bir heyecan ve ahenkle tekbir getirdiler
ki sanki bu cümle yer, gök, kapı ve duvarlardan geliyordu
kulaklara. Bir müddet evin önünde durdu ve yüksek sesle bu
zikri söyledi: “Allahu Ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber! ala
ma hedana Allahu Ekber ala ma razakana min behimeti’l En’am
Elhamdulillahi ala ma evlana. Bütün halk yüksek sesle ve uyum
içinde bu cümleyi tekrar etti. O anda hepsi ağladı ve gözyaşı
döktüler. Duyguları ve heyecanları şiddetlenmişti. Resmi
elbiselerle gelmiş, atlarına binmiş,. ayakları çizmeli olan
ordunun ileri gelenleri ve komutanlar vilayet makamı İmam Rıza
(a s.) saltanat merasimiyle kıymetli elbiseler içinde atlara
binmiş olarak çıkacak zannediyorlardı. İmamı, o sade, yalın
ayak yürür vaziyette ve Allah’a yönelmiş olarak görünce
duygulandılar ve göz yaşı dökerek tekbir getirdiler. Aceleyle
binek hayvanlarından aşağı atladılar. Hemen çizmelerini
ayaklarından çıkardılar. Hatta bazıları vakit kaybetmemek için
çizmelerinin bağlarını bir çakıyla kestiler. Her biri
kendisini başkasından daha mutlu hissediyordu. Birlikte nede
çok, hisler heyecanlar duyuldu ve sesler işitildi. İmam Rıza (a.s.)
attığı her on adımda bir, duruyor ve dört defa tekbir
getiriyordu. Topluluk da yüksek sesle tekbir getiriyordu.
Heyecanla, ağlayarak ona uyuyorlardı. Makamdaki ululuk ve
gerçek, halkı öyle duygularla tahrik etmişte ki halkın
beklediği maddi azamet ve yücelik gönüllerde eridi. Halk
safları hareket ve coşkunlukla namaz kılınan yere doğru
hareket ediyordu.
Haber Me’mun’a ulaştı. Yanındakiler ona:
“Eğer birkaç dakika daha bu durum devam eder de Aliyyibni Musa
(a.s) namaz yerine varırsa inkılap tehlikesi olabilir” dediler.
Memun titredi, hemen Hazrete adam gönderdi; geri dönünüz diye
rica etti. Çünkü darbe yemeniz ve rahatsız olmanız mümkündür
dedi.
İmam, ayakkabı ve elbiselerini istedi,
giydi ve döndü.
“Önceden beni bu işten mazur görün
demiştim” buyurdu.
[1] [2] [3] [4] [5] [6] [7] [8] [9] [10] [11] [12] [13] [14] [15] [16] [17] [18] [19] [20] [21] [22] [23] [24] [25] [26] [27] [28] [29] [30] [31] [32] [33] [34] [35] [36] [37] [38] [39] [40] [41] [42] [43] [44] [45] [46] [47] [48] [49] [50] [51] [52] [53] [54] [55] [56] [57] [58] [59] [60] [61] [62] [63] [64] [65] [66] [67] [68] [69] [70] [71] [72] [73] [74] [75] [76]
|